Gönderen: esraycr | 03/12/2014

BU SİTEDEN ÇİÇEK GÖNDERMEK Mİ? ASLAAAA!!!

Çokk uzun bir aradan sonra yazmanın verdiği mutluluk ve birazdan bahsedeceğim tadsızlıkla, karmaşık hallerdeyim…

Geçtiğimiz Cuma günü ,hastaneye çiçek göndermek için internetten bir siteye denk geldim..Online görüşme kısmından çiçeklerin canlı olup olmadığını sorarak bilgi aldım…Sonra kredi kartı bilgilerimi girdim , telefonuma gelen mesaj kodunu girdim ve işlem tamamlanamadı tarzında bir uyarıyla ekran kapandı.. Sonra tekrar online görüşme kısmına girdim, kredi kartımdan çekim olmadığını taraflarına ulaşmadığını belirttiler..

Pazartesi günü internet bankacılığından ekstremi kontrol ederken , ücretinin ödendiğini fark ettim.. Geri siteye girdim ve online bağlantıdan hiç kimse artık bana cevap yazmıyordu.. Telefon numaralarını aradım defalarca fakat sonuç alamadım.. Eğer arada bir anlaşamama varsa çözmek adına tüm girişimleri yapmama rağmen sonuçsuz kaldı.. Ve evet sitenin bu tutumundan şikayetçiyim…

Daha önce bir telefon için 6 ay hakem heyetinin sonucunu yılmadan bekleyip kazanmış biri olarak…

Geçen ay tüketici haklarına ayakkabı için başvurmuş ve 6 ay beklemeyi göze almış biri olarak…

Bu durumunda çözümü için gerekeni yapmaktan kaçınmayacağımı belirtmek isterim…

Üstelik beni en çok üzen ,o gün gitmesi gereken bir çiçeğin, ameliyattan çıkmış olan bir hastanın o çiçeği alamaması… Üzerine yazdığım not ‘un iletilememesi…

BU SİTEDEN ÇİÇEK ALMAK MI? ASLAAAAA!!! Tıklayarak buraya sitenin adını görebilirsiniz….

Gönderen: esraycr | 29/10/2012

Sanal dünyanın ,en benim olan yerindeyim.. :)

Güzel bir müzik eşliğinde, buradayım…. 😉

Şirin mi şirin bir köyde 4 aydır çalışıyorum ve yaşıyorum.. Duyan herkesin ilk tepkisi ;  sıkılmıyor musun? Oluyor.. Hayır hiç sıkılmıyorum, tahmin ettiğimden çok daha fazla zevk alıyorum.. Ufak yerde yaşamanın güçlükleri var tabi, alış veriş yapacak yerin olmaması, gezilecek yerin olmaması… muhabbet edecek çok fazla insanın olmaması , internetin olmaması…  Daha bir sürü şey…

Yukarıda saydıklarımı,eskiden düşünseydim,nasıl bir yer (!) insan can sıkıntısından patlar derdim..Fakat 4 aydır anlıyorum ki,daha önce bunlardan ibaret olan bir hayatın bana verdiği çok ta fazla zevk yokmuş…Bunlar olmadığında , hayat daha da  güzel yaşanılabilinir oluyormuş..

Kendi köyümle birlikte sorumlu olduğum 9 köy daha var… Haftanın üç iş günü bulunduğumuz köydeki insanlara hizmet verirken, iki iş günü de diğer köylere gidiyoruz..Ömrüm yollarda geçiyor şimdilik…: )

Köy şartlarına göre çok güzel olan bir aile sağlığı merkezimiz var..Tek ebe olmakta ayrı güzel,tek başına çekip çevirmeye çalışmak…Yeni mezun olmama rağmen, kendi işime yetebildiğimi görmek bana zevk veriyor.. İnsanın sevdiği işi yapması gibisi yok…

Aile hekimliğinde çalışırken,anlaştığınız hekim çok önemli..Suratsız,saygısız,mendabur birisiyle anlaştıysanız yandığınız andır.. : ) Hele bir de sizi aşağılayıp,hiç yerine koyuyorsa ,iki kez daha yandınız… Ben bu konuda fazlaca şanslıyım,inşallah tüm ebe arkadaşlarımızda benim gibi şanslı olurlar…Maşallah deyim de nazar değmesin… : )

4 aydır çalışmama rağmen,neredeyse her günüme bir anı sığdırdım..Yazmaya zaman buldukça ,paylaşırım… : )

Gönderen: esraycr | 24/06/2012

İNSAN = ?

‘İnsan’ kelimesinin anlamlarından birisinin de ‘unutan’ olduğunu bilmek ne güzeldir..    ‘ Ben sana bin kez söylemedim mi?  … – Seni bu konuda on bin kez uyardım !! .. – Yüz kere bi insana aynı şey söylenir mi?..- Ne çabuk unuttun ufff..’diye  cümleler kurmaya başlayacakken aklına onun insan olduğu gelir ve dilinin ucuna gelen tüm cümleleri geri çekip,onun unutan olduğu aklına gelir..Sessizleşip sakinleşirsin…Aslında seni sakinleştiren sadece onun bir isminin de unutan olduğunu bilmektir…

‘Beni unutma, beni sevdiğini unutma… Bana verdiğin sözleri unutma…’ Allah onu insan olarak yarattı ve gün gelecek her şeyi unutacak…Sen de unutulacaksın, tembihlettiğin sözler de unutulacak..

Allah aşkına neyin uğraşlarındayız ki..Unutturmamanın mı?

Gönderen: esraycr | 20/06/2012

İNSANIN NERESİ ACIRSA CANI ORADA OLURMUŞ.. :)

Bu gün uyanmak diğer günlerden farklıydı benim için..Gözümü bir açtım ki, gözümü açamıyorum… : ) Sabaha kadar nasıl olduysa sağ göz kapağım şişmancık bir şey olmuş..Güzel tarafı, şişliğin nasıl oluştuğuna dair bir neden de bulamıyorum..Böcek filan mı ısırdı diye inceledim ama ısırık izi de bulamadım..(Ya da iz bırakmadan çalışan bir sivrisinek te olabilir : ) ) Gerçi, bu durumun gerçekleşmesi sorun oluşturmadı benim için..Malum eskiden de gözü açık bir kız değildim,şuanda da değilim.. : )

Annem diyor ki ; nazar değmiştir yavruma… (Ne de olsa kirpi bile yavrusunu pamuğum diye severmiş..) Hadi yavrum doktora git..Gitmeyeceğim diye iki saat kadar mücadele dönemi geçirdikten sonra,baktım ki kızarmışta ve dokununca da çok acıyor,doktora gittim…Doktorun verdiği pomadı kullanmaya başladım ,umarım geçecek birkaç güne..

*Göz kapağımın tombikliğini taşımaya çalışmaktan gözüm ağrıdı.. : ) (19 -20 haziran gece saat 2.10..Günlükten

Gönderen: esraycr | 16/06/2012

BİR TAPINAK YAZITI..

Bir Tapınak Yazıtı                                                                                
(Anonim)

gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş
sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma
başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe
herkesle dost olmaya çalış
ama kimseye teslim olma
telaşsız ve açık seçik konuş
başkalarına da kulak ver
aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları
çünkü dünyada herkesin bir hikayesi vardır
yalnız planlarının değil
başarılarının da tadını çıkarmaya çalış
ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen
hayattaki dayanağın odur
olduğun gibi görün
sevmediğin zaman sever gibi yapma
aşka burun kıvırma sakın
o çöl ortasındaki çimenliktir
yılların geçmesine öfkelenme
gençliğe yakışan şeyleri
gülümseyerek teslim et geçmişe
ara sıra isyana yönelecek gibi olsan bile
hatırla ki, kainatı yargılamak imkansızdır
onun için kavgalarını sürdürürken bile
kendi kendinle barış içinde ol
görmeye çalış ki
bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen
dünya yine de güzeldir

– 1816 yılında, Baltimore kentindeki eski bir tapınağın duvarına kazılmış sözler.-

Gönderen: esraycr | 15/06/2012

İYİ İNSANLARA AÇ’IM..

Hayatta gördüğünüz hiçbir insan boş değildir,bakmasını bilirseniz tanıştığınız her insan ve yolunuzun düştüğü her ortam size ve düşüncelerinize muhakkak bir şeyler katar…Ben hayatın tesadüflüğüne inanmayanlardanım…

Allah ebe olmamı vesile kıldı,bugün yolum mükemmel bir köye düştü… Aslında mükemmel olan köy değil, köyde tanıştığım insanlar.. Neden mi? Benim hayata dair umutlarımı yeşerttiler,halen –  iyilik -kavramının yaşadığını görmek beni mutlu etti.Güvenilir insanlar var..Halen ince düşünen,yüzlerinde tebessüm olan insanlar var..Halen incitmemek uğruna konuşurken iki kez düşünen ,ifade ederken bir şeyleri  tüm kelimelerini seçen ,yardımcı olmaktan mutluluk duyan, tanımadığı insanlara elinden geldiğince varını yoğunu ortaya koymaya çalışan insanlar var..

İnsanların ne iş yaptığı , nerede yaşadıkları, giyinişleri,yaşam tarzları değil önemli olan…Önemli olan yüreklere dokunuşları…Ummadığım bir an da , gerçekten üzgün olduğum bir anda böyle bir ortamda çok kısa süreli de olsa bulunmak beni mest etti..

Köyden ayrılmak hiç istemedim,beni oraya iten şey her neyse orada kalmam içinde sanki çaba harcadı..Hiç bir insana baskı yapmayı sevmememe  rağmen, kalmak için baskı bile yaptım : )İki bin dereden su getirdim : )  Konuşmayı malum çok severim,fakat neredeyse ağzımı bıçak açmadı.. İlk görüşte sevdim benimsedim..Oraya dair anılar hapsetmek, zamanımın belli bir kısmını orada geçirmek istedim… Otobüsünün geç gelmesine mutlu olur mu insan ? Gerçekten mutlu oldum geç gelmesine..

Otobüse binince gözlerim doldu, duygusallaştım, boğazım düğümlendi.. İnsan 2 saat kaldığı bir yere ait hisseder mi kendini?Ya da iki saatliğine tanıştığı insanlara? Hiçbir şey aramıyorum yaşantımda iyi insanların dışında… Ve,  evet açım iyi insanlara…

*** Yazının başında dedim ya hani ;  ‘  tanıştığınız her insan ve yolunuzun düştüğü her ortam size ve düşüncelerinize muhakkak bir şeyler katar… ‘ Derin bir düşünce sürecine girdim ‘insanlara söz verip vermemek ‘ konusunda…

(Esra yücer,günlükten 15-16 haziran 2012  … ) Gecenin derinliğinde düşüncelerle savaşa devam 🙂

Gönderen: esraycr | 15/06/2012

HANİ..

 

Hani beklersin ya pencere önünde 5 yaşındakiçocukgibi babanı…

Veya bir pencere altında 10 yaşında göz göze gelmek için sevgili sandığını…

Hani beklersin ya, bir bakış atacak diye, veya elinde bir şekerle eve gelecek diye ötekini…

Beklersin hayatın boyunca, sana sende olmayanı verecek birini…

Hani birini özlersin ya, bazen süt kokar, bazen de aşk…

Süt aşk gibidir 2 yaşında veya aşk süt gibidir 15 yaşında…

Beklersin birisinin seni beslemesini, beslemeyi düşünmeden ve beslendiğini bilmeden…

Ve bir gün beslemeye başlarsın hiç aklına gelmeden…

Hani birini silersin ya hayatından sana attığı bir tokat için…

Veya atmadığı bir mendil veya çiçekten…

Bazen itersin ya kendini kendin olmadan bir yarın eteğinden…

İşte öyle ayrılamazsın hayatın boyunca bir yarin eteğinden…

Hani hep gözlerin dolar da ağlayamazsın ya küçükten…

Büyürsün, gözlerinde yaş olmaz. Zorlarsın o yaş akmaz…

Hani kalbinin yerine bir taş bağlayıp atarsın ya kendini denize…

İşte öyle gelirsin 40 yaşında acıyla ve teslimiyetle ve fakat seve seve dize…

Hani hiç ölmeyeceğim sanırsın ya ölene kadar…

Fakat dizlerinin sızlamaya başladığında kimseye söylemezsin…

Kalbin ağrıdığında farkedersin kalbin olduğunu…

Geriye baktığında kaldırım taşları bile hesap sorar ya senden…

Bazen derine düşersin ya boy vereceğim diye…

Veya en sığ suda ayağına bir deniz kestanesi batar…

Ve kalbin en olmayacak şarkılarda bile bir hüzün arar…

Sen yaşlanmışsındır, gözün yaşlanmış…

İşte o zaman anlarsın ki çektiğini sandığın acın ikiye katlanmış…

………………..abdullah ÖZDOĞAN…

*Şiir okumayı kendime seviyorum 🙂

Older Posts »

Kategoriler